Sorunlarımızı demokratik tutumla, hukuksal ve adetli yaklaşımla çözmeye her zamankinde daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Yaşadığımız toprakların en büyük sorunu olan Kürt Sorunu’nun,  aynı zamanda bir demokrasi sorunu olduğu düşünüldüğünde, demokratik çözüm üretilmediği sürece, Türkiye karanlıktan aydınlığa çıkamayacaktır.

AKP hükümetinin, son aylarda Kürt Sorunu’nun çözümü doğrultusunda yaratığı iyimser hava, İzmir , Bayramiç ve Diyarbakır’da genç bir öğrencinin hayatını kaybetmesiyle yaşananlar ve hükümetin olaylar karşısında gösterdiği tutum, hızla yerini eski boğucu, karamsar ve şiddetin egemen olduğu ortama terk ediyor.

Sorunun bugüne kadar çözümsüzlüğünün ana nedeninin inkar ve şiddet politikası olduğunu yaşadığımız acı deneyler ve ödediğimiz ağır bedeller bize gösterdi. İnkar ve şiddet politikaları, bölge halkının temsilcileri olan, milletvekilleri, belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri ve muhtarları, çözümün demokratik dayanakları haline getirmeyi ret etti. Halkın seçilmiş temsilcileri yok sayıldı.

Daha önce Kürt sorunun demokratik çözümünde sorumluluk üstlenmiş olan siyasal partilerden, HEP, DEP, HADEP kapatıldı, yöneticileri siyasette yasaklı hale getirildi. Kürt halkının demokratik zeminde siyaset yapması yasaklarla engellenirken, Türkiye siyaseti demokrasiden uzaklaştırıldı. Kapatılan diğer partiler de düşünüldüğünde, Türkiye partiler mezarlığına dönüştürüldü. Kürt halkı, demokratik mücadele zemininden çıkarılarak, sorunlarına başka zeminlerde çözüm aramaya zorlandı.

Bu gün bir tekrarla karşı karşıyayız. AKP hükümeti tarafından Kürt halkının temsiliyetini sağlamış bir siyasal hareket, demokratik zeminden tasfiye edilmek isteniyor. Bu kez TBMM’de grubu bulunan DTP’nin kapatılması  istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde görülen davanın bir an önce bitirilmesi için düğmeye basıldığı görülüyor. Bir bölüm medyanın tutumu, ırkçı ve şoven güç odaklarının yaklaşımı, başbakan ve hükümet sözcülerinin açıklamaları ve Anayasa Mahkemesi raportörünün yönelimi, DTP’nin kapatılmasının an meselesi olduğunu gösteriyor.

Ancak DTP’nin kapatılmasının  çok daha sarsıcı, geri dönülemez, ağır sonuçları olacaktır.

Böylesi bir sonuç, AKP iktidarının  ‘Demokratik Açılım Süreci’ni bir adım ilerletebilmesini dahi ihtimal dahilinden çıkacaktır. Çünkü her şeyden önce DTP, Kürt Sorunu’nun çözümünde önemli bir yere ve  misyona sahiptir. DTP’nin kapatılması,  çözüm ve diyalog için demokratik muhataplığın yaratığı fırsat ve olanakların, bizzat siyasal iktidar tarafından yargı marifetiyle yok edilmesi sonucunu doğuracaktır.

Hukuksal değil, siyasal bir karar

Bütün gelişmelerin gösterdiği, DTP’nin kapatılması kararının hukuksal değil, siyasal bir karar olacağıdır. Kapatılma kararı verilmesi halinde, DTP’ye oy ve gönül veren Kürtlerin bu siyasi kararı sindirmeleri mümkün görünmemektedir. Bugüne kadar her defasında siyasal temsilcilerinin yok sayılmasına rıza göstermeyen Kürtlerin tepkisi ve aynı zamanda Türkiye’nin demokratik çözüm yanlısı güçlerinin göstereceği tepki ve dayanışmanın meşru zemini göz ardı edilmemelidir.  Artık yaşananlardan ders çıkarılmalı, Kürt sorununun demokratik çözümü sağlanmalıdır. 

AKP iktidarının ‘Demokratik Açılım Süreci’ni ilerletebilmesinin yolu,  Kürt sorununun çözümünde önemli bir yere sahip olan DTP’nin muhatap alınmasından geçmektedir.  DTP’nin kapatılması değil, tam tersine, sorunun çözümdeki rolü ve önerileri öne alınmalıdır.

Türkiye Barış Meclisi olarak; demokrasi, barış,  adalet yanlısı ve vicdan sahibi herkesin daha önce defalarca oynanana oyunun bir kez daha oynanmasına seyirci kalmamaları gerektiğine inanıyoruz. 

Siyasal demokrasinin sınırlarını genişleterek, toplumun adalet duygusunu güçlendirerek barış ve çözüm umutları güçlendirilebilinir. Bu da, (DTP) Demokratik Toplum Partisi kapatılmayarak başarılabilir.

Dün AKP’nin kapatılmasına karşı çıkanlar bugün de, DTP’nin kapatılmasına HAYIR demek durumundadır. Bu defa, sadece yargı ve siyasi iktidar ciddi bir sınavdan geçmiyor, bütün  toplum olarak ciddi olarak sınavdan geçiyoruz. Hukuka uygun, adil, demokratik bir toplumda barış içinde yaşamak için bu kez ‘DTP kapatılamaz’ demek zorunluluğumuz ve sorumluluğumuz var.

Biz sesimizi gür çıkarmazsak, bir kez daha çözüm istemeyenler, şiddetten beslenenler,  inkârcılar ve şiddet savunucuları kazanacak, Türkiye kaybedecek. 

Türkiye Barış Meclisi olarak DTP’nin kapatılması hukuksuzluğunu engellemek için ve bu sefer hukukun,  barışın ve demokrasinin kazanmasını istiyoruz. Tüm demokrat,  hukukta barıştan yana olan kişi ve kesimleri gelişecek hukuksuzluğu engellemek için çaba göstermeye çağırıyoruz.

Bizler, Anayasa Mahkemesi’nin DTP davasının sonucunu açıklayacağı gün,  Türkiye Barış Meclisi üyeleri olarak, barışa gönül veren aydınlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız;  barış, demokrasi ve adalet isteyenler olarak Ankara’da DTP Genel Merkezi önünde olacağız. Sizlerin de aramızda olması bu oyunun bozulmasına önemli katkı sunacaktır.

Çünkü adalet, demokrasi ve barış için DTP kapatılmamalı.

Çünkü Kürt Sorunu’nun çözümü demokratikleşmededir, parti kapatmada değildir.  

TÜRKİYE BARIŞ  MECLİSİ SEKRETARYASI

7 Aralık 2009

www.turkiyebarismeclisi.org